22 Ağustos 2011 Pazartesi

Geçmişin ayak sesleri...

Şimdi sizleri okurken düşündüm yine, o güzel yazılar düşündürdü beni...
Asi’yi neden sevdik biz?
Çünkü Asi bizdik, normal insanlar, daha İstanbul’u bile görmemişti Asi, Defne öyle demişti.
Defne’de görmemişti, gördükleri en büyük şehir Adana’ydı, orada okumuşlardı.
Dizide köşkler, zengin giysiler, pahalı arabalar yoktu, normal yaşamlar vardı.
İngiltere’de toprağı olanlara Lord diyorlardı ama Antakya’da Lordlar parasızlık kıskacında ailesini ayakta tutabilmek için çaba sarfediyordu.
Hepimizin başına gelen ya da gelebilecek olan durumlar.
Asi’de abartı yoktu, lastik çizme uzun etek vardı. Ne çok kızardık Asi’ni çizmelerine… onlar düğünlere yemeklere bile normal kıyafetle giderlerdi.
Gökyüzünün altında olmak vadideki geçmiş uygarlıkların ayak seslerini dinlemek belki de en büyük kazançlarıydı.
Onlar küçük şehrin büyük insanlarıydılar… hepsini nasıl bulmuş Tomris Hanım, bu kadar mı uyar insan rolüne… belki de rol bile yapmadılar…
Antakya’nın büyülü atmosferinde kendilerini asi demir neriman ihsan defne fatma süheyla kabul ettiler.
Ben gittim geçen sene hepsi oradaydılar… işlerinin başında… yine gideceğim, mutlaka orada olacaklar, onları dar Antakya sokaklarında göreceğim biliyorum.

Üzüldüğüm bir haberim var, yönetim Antakya’nın adını silmek için çaba içinde… gazetelere bile yansıyan bir durum… Antakya adı kullanılmadan sadece merkez ilçe deniyormuş, ne acı ki Antakya büyük bir uygarlığın, ‘Komegena’... büyük bir dinin, Hıristiyanlık’ın en önemli merkezidir. Bütün medeniyetlerin kavşak noktasıdır… Antakya’nın unutulmasına izin vermeyelim.
Hatay vilayetin adıdır ama Antakya her şeyi ile gerçekliktir.
Eğer Asi ve Antakya olmasaydı bu dizi bu kadar muhteşem olmazdı… eğer bir gün gidebilirsek Antakya’ya siz de o duyguyu hissedeceksiniz… biriciklerimizde orada olacaklar.
Daha öncede yazdığım gibi Komegena kralları gibi sonsuz bir sükünet içinde bizi bekliyor olacaklar.


minikkulak, Sohbet Köşesi, 17 Ağustos 2011



xxdxx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder