18 Mayıs 2011 Çarşamba

Asi Nehri tersine akar...

Eskiler bilirlerdi ki Asi Nehri ters akar.
Hiç yalan söylediği var mıdır eskilerin?
Onlar ne söylerlerse doğru çıkmaz mı?
Biz de belli bir yaşa gelince anlamaz mıyız onların doru mu doğru söylediklerini.
Ve tutturmaz mıyız bir şarkı;
“Annemi daha iyi anlıyorum” diye dizelenmiş.
“Bir dizi izledik hayatımızda bir dizi değişiklik oldu” diye yazmıştım evvelce. Artık silinmiş, yitmiş , kapanmış sayfalarda, sitelerde.
O dizi, bizim dizimiz Asi’ydi elbette.
Asi Nehri gibiydi adı.
Adını Asi Nehri’nden alan Asi dizisinin izleyicileri de birer Asi Nehri.
Dizilerin bitmesiyle orda yakalanmış içtenliklerin, soylu sevgilerin, kültürel verilerin, tarımın canlı olarak seyrinin, aile dayanışmasının içimize kök salmış sevgisinin bitmeyeceğini, bitmek ne kelime belli bir olgunluğa ererek dallanıp budaklanacağını göstermiş, hep de gösterecek kadim izleyicileriz.
Bir dizi biterse geride yeni yapılan onlarcası var demesini bilemeyenleriz.
Asi dizisinin asi nehriyiz biz.
Bitmişlikten bitmemişliğe, başlangıca, başlangıçlara akıyoruz.
Hala burnumuza eskimiş koca çiftliklerin köhnememiş taş evlerinin büyük mutfaklarında pişen Hatay yemeklerinin kokusu geliyor.
Hala çiftliğin önünde uzanıp giden palmiyeli yolun gölgesi aklımıza düşünce, içimize de bir serinlik düşüyor.
Ayak izleri çoktan silindi gitti çiftliğimizin kızlarının.
Asi’nin, zarif ve kırılgan Defne’nin, Aslan’ın, diğerlerinin.
Ama bizim yüreklerimizdeki ayak izleri silinmiyor.
İz düşümleri işte bu satırlara kelime olup düşüyor.
Acemi Demirci, 18.05.2011




Leona'dan alıntı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder