13 Eylül 2011 Salı

Papatya ve Gelincik tarlaları...

Ne güzel bir kıyaslama... Artık yaşadığımız büyük şehirlerde ağaçlar çiçekler aksesuar olarak kullanıyor... ASİ sayesinde köyümü sevmeye başladım... Yaşadığım zaman kıymetini bilemediğim köyümü özlüyorum artık... Önceden hiçbir şeyden ifade etmeyen papatya ve gelincik tarlaları şimdi yüreğimi titretiyor... Sarı başaklı buğday tarlaları bana babamı hatırlatıyor... Annemi at üzerinde hayal ediyorum...

Keşke artık köylerimiz Kozcuoğlu Çiftliği gibi kalsaydı...Onlarda değiştiler...

...kumaşını taşlayan körpecik ciğerler iflah olmaz hastalıklar kapmış daracık kotun üstüne beyaz penye giymiş, ayağında moda olandan spor ayakkabı taşıyan kızlar olurdu bizim caddelerimizde, sokaklarımızda...

Bu kısım hüzünlendirdi beni... Ne yazık ki taşlanmış kot giyen gençlerimiz bunun farkında değiller... Farkında olsalar giyerler miydi? Ya da biz anlatamıyoruz... Taşlayanlarla o kotu giyenler aynı yaştalar... Keşke Asi gibi gençler yetiştirebilsek... Biz eğitimcilerde bir yerlerde yanlış yapıyoruz ya da eksik kalıyoruz...


Ben Seni Neden mi Sevdim?

Ben seni bir okyanusun derinliğinde buldum da sevdim
Parlak bir inciydin benim için
Paha biçilmez bir inci
Ben seni soğuk ve yağmurlu bir günde
Seni düşünürken gülüşündeki sıcaklığın içime dolup da
Beni sardığı bir anda sevdim
Seni sadece selvi boyun, siyah saçların ya da kara gözlerin
Güzel bir yüzün var diye değil
Fikirlerinle, konuşmandaki güzelliğin ve benim o kor halde yanan yüreğimle sevdim
Ben seni derinden ve hissederek sevdim
Her kalp atışımda vücudumun dört bir köşesine yayıldığını
Beni sardığını her nefes alışımda ciğerlerime işlediğini bilerek sevdim
Seni kış gecelerinin o soğuk yatağında birlikte uyuyup beni ısıttığın
Yaz sıcağında uyuyamayıp sıkıntılarım olduğun
Ve rüyalarımda buluştuğumuz gecelerde sevdim
Seni ellerinden tutup kanımın kaynadığı
Kalbimin yerinden fırlayacağını hissettiğim anlarda
O ıslak dudaklarınla beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim
Ben seni o sensiz anlardaki boş ve değersiz geçen dakikalarda
Kayıp zamanlarımızda, seni arayıp bulamadığım
Çaresizlik içinde olduğum, içki sofralarını dost bildiğim anlarda sevdim
Sen ne kadar uzak olsan da,
Aramızdaki kilometreler nasıl çoksa
Ben de seni o kadar yoğun ve o denli çok sevdim
Seni kalbimde yanan ateşin ile
Zihnimde oluşan hayallerin o ay parçası çehrenle
Bana derinden bakan o gözlerindeki ışıltıyı göreceğim anları beklerken
Kalbimin yanıp tutuştuğu anlarda
Gelip o bu ateşi alevlendirerek
Bana sarılarak beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim

Korkuyorum!
Hak ettiğin mutluluğu sana verememekten korkuyorum.
Seni, beni sevdiğinden fazla sevememekten korkuyorum.
Senin sevgine layık olduktan sonra başkaları tarafından o sevgiyi kaybetmekten korkuyorum.
Seni kazandım derken kaybetmekten korkuyorum.
Aramızdaki maneviyat haricindeki uçurumlardan korkuyorum.
Senin kalbini daha fazla kırmaktan korkuyorum.
O temiz ve masum gözyaşlarını daha fazla akıtmaktan korkuyorum.

Evet korkuyorum;
seni kaybetmekten, seni daha fazla üzmekten
Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum.
Ya da yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.
Uçurumun kenarında yalnız kalmaktan korkuyorum.
Dostluğuna doyamadan uluorta yalnız kalmaktan korkuyorum.
Yüreğimdeki o ince sızının bir gün çoğalmasından ve beni sarmasından korkuyorum.
Sevgi denen güzelliğinin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum.
Dostluğun ölüp yerine nefretin yeşermesinden korkuyorum.

Korkuyorum evet;
seni kaybetmekten ve seni daha fazla üzmekten
Bir çiçek misali ne ellemeye ne de koparmaya kıyamıyorum uzaktan seyrediyorum çünkü;
Seni daha fazla incitmekten korkuyorum.
Ömründe yaşadığın mutluluğu huzuru sana yaşatamamaktan korkuyorum.
Sana kalbimden fazlasını verememekten korkuyorum.
Sonunda sana gözyaşından başka bir şey bırakamamaktan korkuyorum.
Seni sevmekten değil; dostluğunu suiistimal etmekten,
Seni kaybetmekten ve değerini bilememekten ve
Yüce Rabbime hesap verememekten korkuyorum.
Belki de çok fazla korkuyorum
ÇÜNKÜ; BEN İLK DEFA SEVİYORUM

Attila İLHAN

Demirasi aşkını güzel anlatır...

CEYHAN, Sohbet Köşesi, 13 Eylül 2011



mehtap818

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder