1 Ekim 2011 Cumartesi

Saklanan yazı...

Bu sabah kitaplığıma bakarken elime sakladığım bir yazı geçti… bir kısmını paylaşmak istedim;

“İyi bir dizi izleyicisi olduğum söylenemez. Rastlantı sonucu Asi’yi ekranda gördüm. Olaylar geliştikçe onu tutkuyla izlemekten kendimi alamıyorum. Aile saygınlığının öne çıkarıldığı dizi, aile yıkımıyla sarsılmış hayatımdaki boşluğumu doldurdu… ama asıl olan dizide… onur, kişilik, gurur, sadakat, saygı, dostluk gibi evrensel değerler işleniyordu.
Düzenbaz görüntüsü veren sevimli dede damadını yönlendiremese bile kızı ve torunlarına sevgisi göstermemezlik edemiyor… Baba dışından yenilmiş ama içindeki kayayı kimse oynatamıyor... Anneyi nice olaylar çaresizliğe itiyor ama sevgisini sarsamıyor. Kişilik ve inadın simgesi Asi içimde magmaya dönmüş ruhsal patlamayı dinginleştiriyor… Sabrıyla aşkının tutkularına yem olmasını önleyen Demir… Asi de böyle bir insan kokusu var… Simit sarayları nasıl McDonald’sa kafa tuttuysa, Asi gibi diziler de, diziyi sulu sulu Amerikan şamatacılığının, kof aşklar üzerine kurulu sonu gelmez Brezilya saçmalıklarının kökünü kurutmuştur.”


İşte Asi böyle bir diziydi… belki de tek diziydi… onun için onu çok sevdik ve seveceğiz.

minikkulak, Sohbet Köşesi, 28 Eylül 2011

Not- Alıntı, 4 yıl kadar önce Cumhuriyet gazetesinin sanat ekinden kesilip saklanmıştır. Ne yazık ki yazanı şu an için meçhul, fakat bir gün yazarını da ismen anabilmeyi diliyoruz.


BÜŞRA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder