25 Ekim 2011 Salı

Sığınacak liman...

benim için hep zor zamanların sığınılacak limanı olmuştu Asi…
bugün de beni yanıltmadı…
başka bir işle uğraşıyordum ki… kulağıma gelen unutulmaz müziğinin ilk tınısı oldu...
ekranda Asi vardı...
Asi sularına Demir attığım...

aranızda olamamıştım bir süre...
ev halkı olarak yaşadığımız sağlık sorunlarının üstesinden geldik sayılır...

ama... ülke halkı olarak üzüntü ve sıkıntılarımız katlanarak devam ediyor...
kısa bir süre içinde yüzlerce sayıya ulaşan insanımızı yitirdik...
sanal dünyada... iletişim organlarının pek çoğunda paylaşılan haberlere bakılırsa...
insan kadar...
insanlığımızı da yitirmişiz meğer...
bence acı olan bu...
başkalarının acılarından mutluluk duyar hale getirilmişiz
"acı"da bile birbirimizi "öteki"leştirmekten geri durmamışız...
bize yakışmıyor...

çok kültürlü bir coğrafyanın son sakinleriyiz... binlerce yılın harmanında beraber savrulduk...
özü ve gözü bir ağlayan insanların...
yeryüzünün neresinde olursa olsun göz yaşı aynı renk...
yüreğinin tam orta yerine yumruk gibi inen acının tadı da aynı...
duygularımız sömürülmemeli...

öte yandan... yaşanan acılar insan elinin... aklını kullanamadığının ürünü... yani... hiç biri takdir-iilahi değil...
bunun ardına sığınmak kolaycılıktır...
terör de... doğa olayları da önlenebilir... üstesinden gelinebilir olgular... hiç biri kader değil...
yeter ki...
doğru insanlar... doğru soruları... zamanında... sorma cesaretine sahip olsunlar...
yeter ki...
çözüm üretmede "akıl"... duygularımızın önüne geçsin...

bilgi çağında yaşıyoruz... ama öte yandan... ortaçağ mantığında yerleşim yerleri inşa ediyoruz...
okullarımız dere yatağında... ama öğretmen gönderemediğimiz öğrencilere son model tablet pc reklamı yapıyoruz...
devlet denetiminde yaptırılan kamu binalarımız her nedense ilk doğa olayında yerle bir...
sormuyoruz... sorgulamıyoruz... işi tevekküle bağlayıp... kurtarıcı bekliyoruz... hala...
kendi kendimizi yok ediyoruz... farkında olmadan...
değerlerimizi...

bilimin... bilginin yol göstericiliğinde... yaşanabilir bir ülkenin mutlu... esenlikli insanları olmak o kadar da zor değil...

bir şarkının dizesi takıldı dilimin ucuna...
"kader diyemezsin...
sen kendin ettin"...

nereden... nereye geldik...

oysa... Asi için geçmiştim pc başına...
gözüm bir yandan ekranda...

ve Demir beklenen cümleyi söyledi...

"Asi...

adı Asi'ymiş..."

yazgı... ya da kader... hiç bir zaman kedere dönüşmesin...

*naile*, Sohbet Köşesi, 24 Ekim 2011


snm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder