17 Ağustos 2012 Cuma

Asi Matematiği


Formülü çok kolay. Üstelik ezbere bilmeyen de kalmadı gibi.Ne karekökü var ne bölümü. Toplam ve çarpımı var tek bu matematiğin.

Alt alta yazdık kenarı defne dallarıyla süslenmiş sayfamızda Hatay Ovası’ndaki çiftliğin her şeyini. Taş evinden, ahırındaki atlarından, ağılındaki kuzularından, bahçesinde yemlenen tavuklara kadar.

Terasının esintisinden, bahçenin kıpırdayan yapraklardan, evin etrafındaki taş duvarlara dek.
Kızların çiçekli elbiselerini, ASİ’ye’nin tiril tiril pamuklu kumaştan giysilerini, Defne’nin önü baskı düğmeli gömleklerini.

ASİ’ye’nin çamurlu çizmeklerini; ASİ’ye’nin sabundan çıkma altın kolyesini; ASİ’ye’nin tarağını; ASİ’ye’nin avucundaki deniz kabuğunu.

Mutfak başla bir matematikti. Toplama eklediğimiz bir kokluydu. Hatay sofrasını kurduk orada. Künefenin hasının kömür ateşinde piştiğini bir kez de tescilledik Kozcuoğlu çiftliği mutfağında.
Sahanın bakırında pişti yemekler. Kahvenin bakır cezvede yapılanı höpürdetti Cemal Ağa.  Sonunda mutfak küskünü Defne, Hatay yemeklerini yapar bile oldu. Kitabını bile yazdı üstelik.

Kazmasız küreksiz ASİ matematiği olmaz. Traktörsüz, çapasız, belsiz, su motorsuz. Yağmur yağdığı da oldu tarlaların üstüne. Kurak geçen yazlar da oldu. Ürün kavruldu kimileyin. Kimileyin de yüzler yağmur duası sonrası güldü.

Aşk, çarpanıydı bu matematiğin. Düşmanlıklara çarptı önce, tokat gibi. Sonra sevgileri birbiriyle çarptı. Çığ oldu ters akan sevdalar, sevgiler. Büyüdü.

Hep dilimizdeydi bunlar. Hep aklımızda, içimizde. Bir şey var ki hiç yazmadık onu burada, anmadık. Dizide de duymadık, belki ondandır bahsetmeyişimiz.

Kuzulu koyunlar vardı ağıllarda, kırlarda. Koyun olur da süt olmaz mı?  Süt olur da peynir olmaz mı? Peynirin defnelisi vardı Hatay’da. Daha dün aldım Ankara’daki Hatay ürünleri satan yerlerden birinden.
Bir kilo peynirin  içine defne ağacı kökünden iki damla eklerlermiş. Koku vermesi için. Hem de ne koku vermiş o öz peynire. Defne kokulu Hatay peynirini yerken, ASİ’ye’nin koyunları geçiyor insanın gözü önünden. Kırlar geçiyor, çiçekler, bezeniyor, kuş sesleri geliyor kulağa. Defne sabunu geliyor akla hemen. Sabun şenlikleri dolanıyor  zihinde. Birinin içinde bir altın olan sabun şenlikleri canlanıveriyor göz önünde. Sonra dipsiz, bitimsiz, unutulmayacak bir öykü başlıyor akmaya. Asi Nehri şırıltısında; Asi müziği notalarıyla.

Acemi Demirci, Sohbet Köşesi, 13.08.2012

bentalworood / 28.01.12


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder