16 Kasım 2011 Çarşamba

Bir çiftliğin yamacında yaşam...

Bir çiftliğin yamacında yaşadık, uzunca bir süre. İçindekilerle de yaşadık hem. Babalar ve kızlarıyla. Kahyasıyla, sığırtmacıyla, yanaşmasıyla.
Çiftlik bu; koyunsuz keçisiz; ördeksiz, kazsız; tavuksuz, horozsuz olur mu? Çiftlik bu; gün doğumları horoz ötüşsüz olur mu?

Hepsini yaşadık, hemen o Kozcuoğlu derler çiftliğin yamacında, kıyıcığında ama içinden yaşayanlardan daha daha essahtan yaşadık. Onlar bile o çiftliği, o doğayı o evin içinde ne var ne yoksa, anasından, ağasından, kızlarından, sevdalılarından, gizli oğluna kadar bizim gibi duyumsamadılar, bizim gözümüzle göremediler, biliyorum.

O çiftlik şimdi hem “Orda bir köy var uzakta” şarkısı kadar uzak hem o şarkıyı söylemek kadar yakın. Çiftlik, gözden ırak; ama gönüllerde başköşede. Hem de sadece mimarisi ile değil, her şeyiyle.

Çiftlik, 71 haftanın ardından çıkagelmez oldu evlerimize. Ama keçileri, tilkileri, atları buralarda geziyor. Ayak izleri, gönül izi olmuş; imza olarak belleğimizin en silinmez yerinde duruyor. Atın yağızını, koyunun sürüsünü, keçinin en inatçısını sevdik. Belki zaten severdik onları ama, artık en sevenler olduk. 71 hafatalık bir maya ile.
Eğer eskiyse bir şey, güzeldir. Eskiyecek kadar güzeldir. Eskitilmiş olmasından güzeldir. Eskimiş olsa da hala korunacak, sahiplenilecek kadar değerli, nadide olduğundan güzeldir.

İste Hatay’ın en eski evlerinde, eskilerin adetleriyle yenilerde yaşanan hayatların içten, arı, samimi, kırdan kopmamış, şehri yozlaşmasına bulaşmamış eski ama yepyeni yaşamlarını gördükten sonra; o eskilerle eskiyeceğiz biz de.
Belki taş, taş yüreklerde yeğ değildir; ama evlere, en has malzemedir.

Seksen seneye varmaz yenilenen beton bloklara benzemez onlar. Kaç asır devirmiş, kaç asrı da devireceğe benzerler. Her karışı alın teriyle yıkanmıştır her taşın. Ustasının teri damlamıştır onlara göze göze. Toza bulanan yüzü, tozlanan kirpikleriyle sabırla nakışları işlerken,

Hatay’ın bir köşesinde, Reyhanlı’da çok önceden yapılmış bir çiftlik olduğunu nereden bilecektik. O çiftliğin bir gün uzak olsa da bizim olacağını nereden bilecektik.

Şimdi o çocuk şarkısında ki dize gibi;
“Gitmesek de, görmesek de o çiftlik bizim çiftliğimizdir.”

Acemi Demirci, 15.11.2011


snm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder