31 Mayıs 2012 Perşembe

Darcy gerçeği



Sevgili TUBASİ çok doğru yerdesin hem de.   Bizleri düşünmeye yazmaya sevk eden 'Asi' söylemlerini başka nerelerde değerlendirebiliriz... elbette asi sayfalarda.

Asi dizisi… özellikle bizlerde derin iz bırakan Demir ve Asi karakterleri... Biz onlardan vazgeçebilmenin yanına bile yaklaşamamışken sahiplerinin bu karakterlere uzak duruşlarını anlamakta zorlanıyoruz.

Demir karakteriyle oyuncusunun bir ‘savaş’ durumundan bahsetmiş sevgili TUBASI. Bu vardır ve çok olağandır diyebiliyorum Asi’nin bitişinin üzerinden 3 sene ve 2 karakter geçmişken. ‘Demir’ Murat Bey’in de bir röportajında söylediği gibi ‘güzel’ bir karakterdir. Geride bırakılması zor bir karakterdir. Hepimizi çileden çıkaran sapmalarına, gerçekte yaşayabilmesi mümkün görülmeyen bir masal kahramanı oluşuna rağmen, yaşar inadına… geride kalmaya tahammülsüz bir roldür, büyür oyuncusuyla, arzusu hilafına rağmen büyür.

Dünyaca tanınan ‘Mr. Darcy’lerden Colin Firth’in Darcy’i geride bırakabilmek için ‘ülkesinden kaçtığı’ The Guardian 1996 Şubat sayısındaki ‘Mr. Darcy çıkmazı’ makalesinde uzun uzun yer bulur. Gurur ve Önyargıdaki rölünden sonra C. Firth çok ses getiren İngiliz Hasta filmi için Tunus çöllerine gider, Darcy için boyattığı siyah saçlarından kurtulup açık kumral saçlara kavuşur ve ‘sıradan’ bir role geçiş yapar. Tüm ropörtaj tekliflerini reddeder ve gider sadece. Bizler ancak dikkat çekildiğinde fark ederiz bu filmde kendisini. İngiliz Hastadaki bu silik rolünün üzerine hemen de dönmez ülkesine, Kanada’ya gider veya orada bir film teklifini kabul eder yanılmıyorsam. Sonrasında gerçekleştirdiği onca başarılı rol bir yana, Mr. Darcy bir yana olacaktır hep oysa hayatında. 2012 yılı için üzerinde çalıştığım Darcy Demir Dilemma andacı için yaptığım araştırmalarım sırasında, dikkat çeken Darcy canlandıranlarından Colin Firth’in, Avrupa ve Amerika’daki büyük yayın kuruluşları için yaptığı röportaj başlıkları ürkütücü bir tablo çıkarttı karşıma;

1996
Without Prejudice  / Önyargısız
Beware the insidious grip of Darcy Fever / Darcy ateşinin sinsi etkisinden sakın

1997
Mr. Darcy Dilemma / Mr. Darcy ikilemi
Pride, prejudice and a little persuasion / Gurur, Önyargı ve Biraz İkna
Mr. Darcy goes to Arsenal / Mr. Darcy Arsenal’a gidiyor

2000
There’s no escaping Mr. Darcy / Mr. Darcy’den kaçış yok
No more Mr. Darcy / Artık Mr. Darcy yok
Don’t call me Darcy / Bana Darcy deme
Dastardly, Mr. Darcy / Korkak Mr. Darcy
A victim of kind an prejudice / İyilik ve Önyargı Kurbanı
Forever Darcy / Sonsuza dek Darcy

2001
How Mr. Darcy is still stirring passions of viewers / Mr. Darcy hala nasıl izleyicilerini tutkuyla coşturuyor.
Darcy returns in Bridget Jones’s Diary / Darcy Bridget Jones’un Günlüğüyle geri dönüyor
From Dustman to Darcy / Dustman’den Darcy’ye
Woon alert! A take of two Darcy / Tetikte olun! Bir alışta iki Darcy
Uncovering the real Mr. Darcy / Gerçek Mr. Darcy açığa çıkıyor

2002
Mr. Darcy’s Firth cousin / Mr. Darcy’nin Firth kuzeni

…. …. Tablo böyle uzayıp gidiyor günümüze kadar. Son yıllara doğru biraz daha azalıyor Darcy söylemi ama hiç bitmiyor. Söyleşilere göz atarken rastladığım satırlar bana hiç yabancı değil, size de olmadığını biliyorum. Neredeyse basın mensuplarının kendiliğinden sakındığı veya sakınmaları tembihlendiği bir konu ‘Darcy’ karakteri üstelik. Buna rağmen sıkça içeriklerde ve çokça başlıklarda yer buluyor ‘Darcy’. C.Firth ile ilgili son bir hatırımda kalanı da aktarıp Demir ve Murat Yıldırım’a döneyim. C.Firth son yıllardaki röportajlarından birinde, hayatını etkileyen 3 kadından biri olarak Jane Austen’in ismini veriyor nihayet. Biraz daha rasyonel bakabiliyor olmalı kariyerindeki karakterlere, 20 seneye yaklaşan Darcy geçmişiyle artık. Bu onun hayatının gerçeği. Bu belki de bütün Darcy’lerin gerçeği… ne kadar güçlü bir Darcy yaratıyorsanız oyunculuğunuzla, o kadar uzağa kaçmak istiyorsunuz bu rolden… o kadar çabuk ve kesin bırakmak istiyorsunuz geride. Elden gelse hiç anmamak… yok saymak… önemsememek… rol mü yaman oyuncu mu yaman göstermek… belki de dünya alemden çok kendinize. Oysa bir hayalle nasıl mücadele edilebilir ki!

Bir oyuncu olmadığım için, Demir karakteriyle Murat Bey’in veya Asi karakteriyle Tuba Hanım’ın neler hissettiğini asla tam anlamıyla bilebilmem mümkün olmayacak. Bir rolün insan üstündeki baskısını belki ancak bir başka oyuncu bilebilir. Hayatlarında Demir veya Asi gibi bir rol kaç kere denk gelebilir, o da ayrı mesele. Sadece roller de değil pek çok etmenin buluştuğu bir kavşak ‘Asi’… aynı oyuncularla aynı mekanlarda bile Asi yeniden çekilse, artık bizlerin Asi tadını alabilmemiz mümkün olmayacaktır görüşündeyim.

Aslında içimden her söyleşilerine Asi-Demir ile başlamalarını ve bitirmelerini beklerken delice, mantıken bunun böyle olmayacağını biliyorum. Demir ve Asi’nin övgüyü ve öne çıkarılışı sonuna kadar hak ettiklerini bilmeme rağmen, bu yapılmadığı zaman üzüntümü bir kenara koyup anlamaya çalışıyorum güncel kaygıları ve oyuncu kaygılarını. Neredeyse artık Asi’den ismen bahsedildiğinde mutlu oluyorum taktirde tutuk söylemlere rağmen. Benzer bir anlayışı, seyirciler adına onlardan da bekliyorum diğer yandan safça. Bizi anlamalarını beklemek neden bu kadar önemli geliyor bilmiyorum ama anlamalarını istiyorum işte. ‘Asi’ sabit fikir veya saplantı değil, geçmişte kala kalış hiç değil, güzel bir şeye tutunuş, hayatımızda yer açış ve sevdiklerinden vazgeçmemek kolayca. ‘Bana Demir demeyin artık’ veya ‘Bana Asi demeyin artık’ denecek mi bir gün oyuncuları tarafından? Denmeyeceğini ummak istiyorum. Her ne söylenirse söylensin, Asi ve Demir’in oyuncularının yüreklerinde de bambaşka bir yerde emniyetle durdukları hissi beni hiç terk etmediği için, huzur duyuyorum.

e.min, Sohbet Köşesi, 31 Mayıs 2012

*görsel ANTE'den (4.09.2008) alıntıdır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder