...denmiş Murat Yıldırım'ın röportajında. İki kelam etmek için bu konu hakkında, doğru yer diye düşünüyorum... Hoşgörünüze sığınarak..."İnternete bir girin de kendi gözlerinizle görün, Murat Yıldırım demek kadınlar için güzel bakan adam demek. 'Asi' dizisindeki Demir'i unutabilmeleri mümkün değil. Ama o çok üzerinde durmuyor bu gerçeğin, o 'iyi oyuncu' sıfatının peşinde."
Murat Yıldırım'a olan yaklaşımım bir uzak bir yakındır... Niye böyledir bilmiyorum, bir severim onu bir de sevmeyiveririm aniden, antipatik geliverir durup dururken. Kendisinin gerçekten samimi ve çok da vicdan sahibi olduğunu yakından bilirim, birçok oyuncunun sette kuralları varken o kural falan tınlamaz, set işçileriyle dost olup kaynaşıp gidecek kadar da alçak gönüllüdür… (hoş olması gereken de budur ya, ülkemizdeki oyuncuların tutumlarına bakarsak eğer böyle denilir anca) ki benim için önemlidir bu, insanlara olan sıcak tutumunu da bilirim, o halini de çok severim, insan onun yanındayken yabancılık çekmez, bu halini de çok ama çok severim...
Gel gelelim Demir karakteriyle olan bu 'savaş' durumuna… Bir oyuncu neden dibine kadar mükemmel oynadığı bir karaktere karşı garip bir çekimserlikle durur ve uzaklaşmak ister ona dair bütün sorularından...
Demir'in unutulacağını söylemişti vakti zamanında... Hem de kesin bir şekilde, önemsizce görüp, unutulur deyivermişti bir röportajında. Aynı röportajda 'Demir'le anneler sizi çok sevdi' denilmesi ardında 'kayınvalidem de beni çok sever' tarzında absürt de bir cevap vermişti. Oysa iş hayatı hakkında sorulmuş bir soruya özel yaşamını katan bodoslama bir cevaptı, özel hayatını uzak tuttuğunu iddia eden ve işiyle anılmak istediğini savunan birine uymayacak bir cevaptı… her neyse… Bana Demir karakteri hakkında kaçmak istediğine dair bir his uyandırtmıştı.
Ayşe Arman'a bu yorumu yaptıran hangi soru ve cevap bilmiyorum tabiki… Ama sanal ortamın bu güçlü bağının karşısındaki önemsiz yaklaşımını hisseder gibiyim Murat Yıldırım'ın. Ve de orda belli ki ona bu 'bağı' yöneltilmiş olmasına da sevindim, dediği gibi olmadı, unutulmadı, o geçiştirse de hala soruluyor ona bu sorular... Tam tersi dünyanın çoğu yerinde esti geçti, birilerinin yüreklerini vurup duruyor Asi'nin dalgaları… hala… Ve şahsım adına hala benim yüreğimde de, unutulmaz… unutulacak kadar değersiz değil… en azından benim için...
Kadir İnanır gibi bir duayenin birçok kusursuz rolleri olmuştur… Tatar Ramazan mesela bir efsanedir o... Ama İlyas vardır bir de, naif bir şeydir o... Oyunculuk adına tartmazsın belki de İlyas'ı aşacak oyunculukları oldu Kadir İnanır'ın… Ama her şeyin birleştiği bir nokta vardır, yalnızca oyuncunun başarısına değil diğer başrolün, sahnenin, kostümün, müziğin, repliklerin birleştiği bir nokta... kendindeki ışığı daha da parıldatır bunlar. İlyas'a dair sorular alır hala, geçenlerde okudum filmin diziye uyarlamasına karşı savunmuş hem filmini hem de filmdeki karakterini... Hala soruluyor ve hala cevaplıyor önemlice… Bu onun oyunculuğunu gölgelemez, zaten kimse ona bu konuda eleştiremez…
Eğer bir karakterle bu kadar sevilmişsen ve de birçok insan da seni böyle sevmişse en azından o karaktere karşı bir vefa duymalısın... Hatta gururlanır, ben öyle bir oynamışım ki insanların içi gitmiş demelisin...
Benim de beğenerek izlediğim Ecevit karakterini kıskanıyorum... Ona değer veriyor, onun hakkında konuşuyor, üstünde duruyor... ve öyle anılmaktan da rahatsızlık duymuyor... Ecevit'i Demir'e rakip mi görüyorum acaba, Murat Yıldırım da Demir'i Ecevit'le ezdiğini mi geçiriyor zihninden... Bilmiyorum ne onun adına ne de kendi adıma bir şey demek zor... Kulağa bu cümleler gülünç geliyor biliyorum ama öyle bir enerji alıyorum ki 'bana Demir'i sormayın' der gibi... hem de taaa başından beri… Asi'den bu yana...
İyi oyunculuk demiş Murat Yıldırım... Bu asla bitmeyecek bir yolculuk, bir oyuncunun her geri dönüşünde asla tatmin olmaması gereken daha iyisini yapmalıyım dedirten bir durum… Bir karakterle özleşmek onu ne kötü ne de iyi oyuncu yapar...
Sözün kısası bana saygısızlık gibi geliyor bu önemsizce geçiştirme ya da şöyle bir geçip gitme tutumları... Bana, ona önce öyle vurulup peşinden koşanlara ve de Demir gibi bir karaktere karşı... Bir de bizzat kendisine karşı... O kadar başarılı bir emeğine karşı...
TUBASİ, Sohbet Köşesi, 31 Mayıs 2012
* görsel funda'dan (14.03.2009) alıntıdır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder