2 Mayıs 2011 Pazartesi

Bir kadın ve bir adam...

Sevgili e.min, dün haberinizi okudum. Çok sevindim oraya da yazdım BİZ YANILMAMIŞIZ. Çok izlenmesek, rekor kırmasak ne olur. Bundan sonra 67 ülkede en çok izlenen ilk üç diziden biriyiz. Asi böyle bir şey işte, dünya anlamış bunu , daha ne diyelim. emez. Eğer Tuba oynamasaydı bu kadar izlenir miydi Asi... düşünmek de lazım! Asi'yi izleyen ve anlayan bütün dünyü insanlarına bir teşekkür de benden. Bakalım basınımız bu haberi nasıl verecek. Bence haberleri bile olmaz. Onlar kafalarını kuma gömmeye devam etsinler. Burada dünya dizisi var artık. Asi ve Tuba dünyaya açılmışlar, ne mutlu bize... böyle bir dizinin vazgeçmez izleyicileri ve sevenleri olduğumuz için ASİ ÖZELDİR VE ÖZEL KALACAKTIR hepimiz için.

Sevgili minik kulak… çok sevindik gerçekten. Takip ettiğim bütün forumlarda, coşkuyla bahsedildi bu haberden. Daha iyileri ve başarılarının devamı da gelecek diye düşünüyorum. Ne nedenini biliyorum ne de nasılını bu işin ama onlar alıp başlarını gittiler çoktan.

Bazen insan kendiyle çelişiyor. Yaşantınıza ters, düşüncelerinize ters… bir şey yapıyorsunuz. 2007’de Asi başladığında kendimle çelişen bir şey yaptım ben de. Takip etmeye başladığımı dahi fark etmeden algım onlarla ilgili duyarlaştı. Kurulan saater yok… ajandaya düşülen notlar da… Hele yapılacaklar listem! Bomboş Cuma akşamları… Oysa cumalarım farkılaşmaya başlamıştı. Müziği miydi, oyuncuları mıydı, konusu muydu, tersine akan fragmanı mıydı? Bilmiyorum da diyemediğimi hissettim şu an. Adım gibi biliyorum ki… hepsi birdendi… her şeyiyle beni çekti hikayesi ve oyuncuları içine.

Ama asıl bir kadın ve bir adam… Kimdi bunlar? Hiç görmemişim! Hiç adlarını duymamışım! O kızın etekleri savrulduğunda attığı her sert adımla… o adam gözlerini her kısıp bakışlarını kaşlarının altında sakladığında… orada bir şeyler oluyor. O dünyayı artık görüyoruz ki başkaları da fark ediyor. Evrensel bir dili var o dünyanın. Anlamak için Asi-Demir ile göz göze gelmek yetiyor.

Oyuncularımız… Asi’nin başarısının en önemli ögeleri onlar… güzel kızımız, kara oğlumuz… kim inkar etmeye yeltenir ki T. Büyüksütün ve M.Yıldırım’ın katkısını…onların oyunculuklarını ortaya çıkaran diğer oyuncularımızın katkısını… bırakın onları, esen rüzgarın, yağan yağmurların, hatta arabaların önünden kaçışan çiftliğin kazları… Asi-Demir’in hataları bile kıymetli bizim için.

Hani ‘Tuba oynamasaydı bu kadar izlenir miydi Asi, düşünmek de lazım!” diye yazmışsınız ya… tam da bunları düşünmüştüm gerçekten bende seneler evvel. Kendi kendimle konuşmayı bırakıp, forumlara yazmaya başladığım 40.bölüm… ve sormuşluğum…

“… Bu diziyi yerli yada yabancı hangi aktöler/aktiristler oynayabilirdi ve bana aynı duyguları hissettirebilirdi? Ya da bu bölüm daha iyi oynayabilirdi? Aklıma yerli / yabancı tek bir isim bile gelmedi, inanın.”…

Başkaları oynayabilirdi… belki de ileride oynayacaklar da. Asi’nin ikinci üçüncü versiyonlarını hayal edebiliyorum şu an. Ama başka bir şey olacak o… Asi-Demir olmayacak. Onlar… Asi Dizisi’nin T.Büyüküstün ve M.Yıldırım versiyonu tek kalacak.

Bu mesajımı yazarken sevgili CEYHAN’ın mesajı düştü… neden gelmiyorsunuz diye soruyor… hemen cevap verelim… bir an evvel mesajımızı Sohbet Köşemize ekleyelim.

Sevgiler bütün dostlara…

2 yorum:

CEYHAN dedi ki...

Sevgili Asi dostlarım,
Bende bu haberi okuyunca çok sevindim… 3 yıldır yerine bir şey koyamadık…Hatta oyuncularımız başka denizlerde yelkenleri açtılar ama aynı rüzgarı yakalayamadılar…Onların hatırına bile izleyemedim… Aynı duyguyu hissedemedim… Hatta en sert eleştiri yapanlardan biri oldum…
Daha önceki yorumumda belirttiğim gibi izleyiciler kadar değer vermediler… Dizi boyunca bir araya gelmediler… Pazar günü izlediğim bir magazin proğramında oyuncularımızdan biri dizideki partneriyle o kadar içten bir röportaj yapmıştı ki...Neden dedim ASİ’de aynı şey olmadı…Neden onların birlikte proğramlara çıkması engellendi dedim… İşte o zaman bu dizi daha iyi yerlerde olacaktı…

Sevgili *naile* Facebook’ta bu haberi paylaşmıştı…Yine ASiSEVERLer orada da duygularını dile getirmişti… Sevgili kıvırcık orada benim de dikkatimi çeken bir konuya değinmişti…Dizimiz pembe dizi kategorisinde görünüyordu… Bence de dram kategorisinde olmalıydı…Gerçek yaşamdan alınan bir konuydu… Doğasıyla,çiftlik yaşamıyla,insanlar arasındaki ilişkiler birebir gerçek yaşamdandı… Orda her şeyiyle bir romantizm vardı…Pembe dizilerde ki gibi gerçeklikten uzak değildi… Pembe dizilerde gerçeklikten uzak genellikle iç içe geçmiş çarpık ilişkiler vardı… Cesur ve Güzel’le aynı kategoride olmasını kabul edemeyiz…

Sevgilerimle…

usayken dedi ki...

Sevgili CEYHAN,

Bir yanım buruk bu haberi duyduğumdan beri... 10 Haziran gecesi adaylar açıklanırken, ödül sahibi belli olurken, hatta kırmızı halıdan itibaren içi buruk başkaları da olacak, biliyorum. Böylesine bir başarının nasıl coşkuyla kutlanabileceğine dair hayallerimiz var... Hayaller var... Muhtemelen gerçekleşmeyecek hiçbiri. Gerçekleşmiş olanlarla yetineceğiz... Avunacağız... Asi dizisi dünyaya damgasını vurmaya devam ettikçe de 'Biz haklıyız, yanılmadık' diyeceğiz...

Kategorisi inan hiç umurumda değil. Seyirci sayısı göz önüne alındığında diğer kategorilerdeki Amerikan yapımı diziler karşısında üst sıralarda yer alamayabilirdi. Bize göre her ne kadar pembe dizi tanımlamasına uymasa da, üç yapımlık o kısa listeye girmesinin bir yoluydu belki bu. Böylece Asi ismini daha önce duymamış olan izleyiciler de kulak kabartacak belki, merak edip seyretmek isteyecekler.

Uluslararası platformda ismini duyursun da, isterse belgesel kategorisinde olsun. Hem aşk'ın belgesini yazmadılar mı? Hâlâ da yazmıyorlar mı?

Sevgilerimle...

Yorum Gönder