Nazım yıllarca önce Asi'ye yazmış sanki şu dizeleri...
Gözlerine bakarken
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde
kayboluyorum...
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:
sırrını her gün bir parça veren
fakat hiç bir zaman
büsbütün teslim olmayacak olan
Asi için bütün hislerimizi barındırıyor bu şiir… 'Gözlerine Bakarken'...
Gözlerine bakarken Asi'nin... Uçsuz bucaksız topraklar geliyor zihnime… Bereketli yeşilliğiyle, suskun sessizliğiyle, umutlu kahvesiyle görüyorum her kuşanmışlığıyla toprağın... Güneşi görüyorum onda kuvvetiyle… güneşi içiyorum onunla… Sonra en pırıltılı sulara dalıyorum… ve bazen en aksi nehirlerde boğuluyorum..
Sonra pembe dudağının kıvrımlarında acıyı görüyorum... Bir gün kalmış dünyanın ömrüne sanıyorum… ve gene mutluluğu görüyorum… bin gün daha gelecek diyorum…
Saçını savurduğunda öfkesi ne güzel diyorum… nasıl sevdiğine fırtınalar yaratıyor…
Yutkunuşunda işte şimdi kinini suskunlaştırıyor, gömüyor diyorum…
O asi yürüyüşünde kuşlar gibi özgür hissediyorum kendimi… sanki Asi salındıkça tozlu yollarında, o tozlar bulut olup uçuruyor benle onu… Hürlüğü görüyorum…
Başını kaldırıp, dik durduğunda onuru görüyorum onda güzelliğiyle… sonra gurur oluyor asaletiyle… bazen kibir oluyor… Bütün tersliğiyle akıyor bir anda… hayat çeşmesi kapanmış oluyor… kupkuru bir deniz görüyorum
Demir'e baktığında ateşinin sebebinin kim olduğunu görüyorum... Sıcaklığı hissediyorum usul usul… Denizinin kim olduğunu görüyorum… Uçmasını sağlayan kolun kanadın kim olduğunu… Bir gün… Alsa başını gitse uzaklara… Yıllar sonra... yüz yıllar sonra... kime döneceğini görüyorum… ve her ne olursa olsun… asla ondan gidemeyeceğini görüyorum...
Ben Asi'yi çok seviyorum… bugünlerde nedense daha çok... en çok da kişiliğini seviyorum… Kimliğini… Asi bir kimliğe, gerçek bir onura sahip… En çok bundan seviyorum…
TUBASİ, Sohbet Köşesi, 31.07.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder