9 Ekim 2011 Pazar

Doğrular ve Olağanlar...

Keyifle takip ettim güncel dizilerle ilgili yorumları. Televizyon ve aracılığıyla ulaşılan dünya şükürler olsun ki hayatımın çok önemsiz bir parçası. Gerçi bunu söylerken büyük bir haksızlık ettiğimi de hissediyorum ona. Asi’yi orada tanıdım… nankörlük etmek istemiyorum. Ama bozuk saatler bile günde iki kez gerçek zamanı gösterirlermiş ya… ve ben denk geldim o gerçek zamana. Zamanın durdurulduğu bir yeri… bir çifti… dostları buldum televizyon sayesinde. Bu da hayatın garip bir cilvesi. İçim de burkulmadı değil hani biraz, sizleri okurken… ben ağırlıklı olarak asi-demir üzerinde duruyorum ama Asi’nin saçının tek bir teli bile eksik olsa o dizide… bir şeyler eksik kalır. Bütün karakterlerin rollerini bu kadar inanarak oynamasının nedeni nedir acaba. Öncesinde ve sonrasında başka rollerde görsek de onları, ‘Asi’de neyseler öyle kalacaklar bizde korkarım.
… …
Bizler olgunluklarımızda kendimize şaşkın şaşkın bakarken… gençler de kendilerini alışkanlıklarından ve olağanlarından farklı noktalara taşıyan Asi-Demir’e şaşkınlıkla bakıyor… anlamakta güçlük çekerek bakıyor. Gerçi olgun genç fark etmiyor, Asi-Demir… hepimizi bir potada, aynı duygularla topluyor.

“ASİ 'nin içimde yarattığı büyük devrim” diyor TUBASİ bir iletisinde… Bu gün, dijital dünyanın ‘gerçek devrimlere yol açan değişikliklerinden' bahsediyor bir başkası…

Arianna Huffington ile bu sabah gazetemin sayfaları arasında tanıştım. Kendisi 13 Ekim’de ‘Digital Age Konferansı’nın ana konuşmacısıymış. Konferans öncesi Milliyet gazetesi kendisiyle bir görüşme yapmış. Haber’in ara başlıklarında gözüme ilişen ‘İnternet yaratıcılığın kalesi’ yazısı ilgimi çekti önce… baştan sona okudum makaleyi peşine. Bunu dostlarımla paylaşmalıyım diye düşündüm... Yazı ağırlıklı olarak twitter, facebook, şirketler ve digital medya üzerine olduğu için makaleyi olduğu gibi size aktarmak yerine kendi özümsediğim şekliyle aktarayım istedim. Fakat haberle ilgilenenler aşağıda alıntıladım linkten yazının tamamına ulaşabilirler.

Yeni ve cesur bir iletişim dünyasında yaşıyoruz, bağlantıların, vaatlerin ve sosyal toplulukların dünyasında. Arama motorları, haber siteleri, bloglar ve sosyal araçları…. … dünyayı dönüştürüyor.” diyor A. Huffington. “… sosyal paylaşım sayfalarının insanları bir araya getirmekle kalmayıp, gerçek devrimlere yol açtığı”nı söylüyor. “… açık platformların sahip olduğu potansiyeli ve en temel ifade biçimlerini nasıl değiştirdiklerini tartışmak” dan bahsediyor. Geleceğin olgun, yetişkin internetinin “insanların deneyimlerini -tutkularımız, bilgimiz, iletişim kurma arzumuz- toplama ve online bir deneyime aktarma potansiyeline sahip" olduğunu söylüyor. “İnternet’in giderek yaratıcılığın kalesi haline geldiğini ve internet dışındaki hayatlarımıza ait deneyimleri ve değerleri yansıttıkça, bu değerler online ya da değil, ayrılmaz bir parçamız olacağını” söylüyor.

Bireyler ve topluluklar sosyal ağlar ve medya araçları üzerinden giderek daha fazla bir araya geliyor ve giderek daha yoğun bir şekilde ilgi alanlarını ve düşüncelerini paylaşıyorlar. Ve bu sadece haberlerde ya da medyaya değil, neredeyse hayatımızın her alanına uygulanıyor.


Asi-Demir kadar güçlü bir çiftin ve ‘Asi’ gibi bir yapımın bizi etrafında toplaması hiç şaşılacak bir şey değil diye düşünüyorum, hissettiğimiz ‘paylaşma’ ihtiyacını açıklayan bu yazıyı okuyunca. Asi’yi paylaşarak, kurguyu deneyim ve görüşlerimizle harmanlanmış yorumlarımızla tekrar tekrar yaşayarak… onu ve paylaşımlarımızı gerçekten de söylendiği gibi ayrılmaz bir parçamız yaparak… çağımızın olağanını yaşıyor ve “dünyanın evrilmesine destek” oluyoruz demek ki. İnternet bahsedilen o olgunluk çağına girmiş midir bilmem! Ama olgun izleyicilerin dijital çağı yakalaması işte buralarda ki gibi oluyor

Konferansında herkesi blog yazmaya davet edeceğini söylüyor A. Huffington… ve sevgili usayken ile birlikte tamamen içgüdülerimizle, asi-demir.com’u eklektik bir yapıda inşa etmeye çalışma gayretlerimiz aklıma geliyor. Sitenin, standart bilgilendirme sayfalarıyla olduğu kadar, kişilere özel bloglarla ve yeni kullanmaya başladığımız forum özelliğiyle, hepimizin kendini en iyi ifade edebileceği, en rahat hissedeceği ortamı yaratma ihtiyacımız beliriyor okuduğum yazıda. Keyifle kapatıyorum gazetemin sayfasını… Bir sürü yanlışlar olabilir etrafımızda ama doğrular ve olağanlarda oluyor baksanıza hayatımızda.

e.min, Sohbet Köşesi, 9 Ekim 2011

http://ekonomi.milliyet.com.tr/-sirketler-sosyal-medyayla-tuketicilerin-icgudulerine-pazarlama-yapiyor-/ekonomi/ekonomidetay/09.10.2011/1448545/default.htm


ANTE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder