Tarla
boyundaki taş yolların çakılı; Asi Nehri taşlarının yosunuydu o.
İçinde
kuzuların gezindiği çayır boylarında, kuzukulaklarından yastıklarda uyurdu.
Çiftçiydi
ruhu, bir çiftçinin kızıydı aslı.
Ağa
torunu olduğunu herkes bilirdi; o da bilirdi; ama umursamazdı.
Çiftliğin
işçisi, çubukçusu, yanaşmasıydı.
Asi
Nehri kenarında bitmiş, kuş yuvalı sazlardı saçları.
Dağ
esintisinde salınan bahar dalıydı Hatay’ın.
Portakal
dalında çiçek, ağıl damında biten burcu kokulu hanımeliydi, yasemindi.
Ham
aşkın kekremsi tadını, bala bulayandı.
Asi
Nehri bile çağlamazdı o konuşurken, bülbüller susardı zeytin dallarında.
Demir
bile erirdi onun sesinde, gözünün ışıltısında.
Akdeniz’in
dalgaları, onun atının ayaklarını yıkardı Samandağ’ında.
Kuşlar
bile kanat çırpmazdı o ikisi sahilde atlı dansla dönerlerken.
Kuşlar
bile sustu; ama onları sevenler konuştu, onlardan sonra."
Acemi
Demirci, Sohbet Köşesi, 30.12.2012
SONAY T. / 15.03.08
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder