İnsan olabilir mi diyor bir an için! 71
bölüm, yaklaşık 107 saatlik bitmiş bir çekim... Allah bilir ham halleri ne
uzunluktadır! Olabilir mi gerçekten? Bu kadar ince detay yerleştirilebilir mi?
Her detay olmasa dahi, Asi'de ince ince işlenmiş hatta belki bizlerin farkına
varmamızın istenmediği... istenmediği demeyelim de hadi, fark etsek de olur
fark etmesek de olur gibisinden umursanmadığı, sadece 'kendileri için orada
olduğunun yettiği' diyelim, pek çok detayın diziye serpiştirildiği kesin. Bir
ebru ustası gibi serpildi suyun üstüne bu dizinin üzerinde olması gereken
detaylar. Önce zemin yerleştirildi; Antakya. Peşine Antakya'nın ezeli aşkları
gibi, imkansız bir aşk. Ve tersine akan asi ruh. Ve başladılar figürü çizmeye
suyun üstünde... İlk damla kor kırmızı bir aşkla geldi o ebru suyuna. Daha ilk
başta can evimizden vurdu bizi, Asi ve Demir'i olduğu kadar esir etti
seyredenini de kendine. Ve sonrası tek tek kondu bu görsele, aile ilişkileri,
saygı, sevgi, sadakat, vefa, intikam, nefret, pişmanlıklar, terk etmeler,
hatalar, öfkeler, kıskançlıklar... biricik biricik kondu... Hayatın kendi kondu
diziye.
Ayşe Iraz Hanım'ın sözlerini bize
getirdiği ilk şarkıda bile, sadece 'Ali' mi, nice duyarlı sahne geliyor
gözlerimin önüne! Hangimiz unutabiliriz 'yari sinesinde uyutuşunu' anlatan
Demir'i... saçlarına saçlarını karıştıran, Asi'yi göğsünde uyutan Demir'i.
Asi'nin saçları Demir'in rüyalarıydı... 10.bölümde Demir'in suskunluğuna,
içinden konuşuşuna şamar gibi savrulanlarıydı. Yüzüne inan kırbaçtan daha çok
acıttı o saçlar Demir'i. Uzanıp onu tutamadı karmaşasında, elleri ceplerinde
öylece durdu ve seyretti gidişini... 14.bölümde bir başka savruluşa izin
vermeyip onu kendine çekene kadar da sürdü belki Demir'in acısı.
e.min, Sohbet Köşesi, 3 Ocak 2012
funda / 2.11.09
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder