19 Temmuz 2012 Perşembe

Aşk Çamuru




"çamur"… kelimenin kökeni nereden gelir… nedir… ne değildir...
aradım bulamadım…
ama genel tanımıyla… toprak ve suyun karışmasından meydana geldiği çok katı olmayan, içinde zengin mineraller barındırdığı yazılagelmiş…

çağlar boyu… insanoğluna, hem şifa hem de güzellik kaynağı olmuş… çamur…

değdiği yerde iz bıraktığından olsa gerek…
gün olmuş… insan davranışlarına anlam vermiş… çamur…
"çamur gibisin"den tutun… "çamura yatmaya" kadar… dizi dizi…

Asi'miz hangisine uyar derseniz… kendi adıma… hakkımı birinci tanımdan yana kullarırım…
nefis bir karışım…
bol mineralli… sağlam topraktan Demir oğlan… ağıl çağıl akan bir duru su… Asi... onların karışımı Aşk çamuru…

Asi'nin çamurlu çizmelerinden nasıl utandığını hatırladım yazılanları okuyunca… tarladaki o sahne gözümün önüne geldi (hiç gitmiyor ki…)

ama ben biraz daha gerilere daldım...
AsiDemir'in ilk tanışması… birbirlerine ilk dokunması…
daha ilk bölümde… Hüseyin'i sudan kurtarmaya çalışırken kurtarılacak duruma düşen Asi'nin çamurlu… batağa saplanmasıyla olmadı mı…
Demir'in Asi'nin dudaklarına ilk dokunuşuydu… (hınzırlık etmeyin… ilk yardım amaçlı…)

Hüseyin'li bir diğer bölümü de görmezden gelemedim…
Asi'nin saklı yerlerinden birinde Hüseyin, Demir Abisiyle okuma yaparken Asi ablası belirivermişti ya…
Demir'in tarlasını su baskınından kurtaran Kozcuoğluları'nın en gözde kızı Asi'nin… yüzündeki çamura söz eden Demir'e verdiği yanıtı nasıl unuturum…
"Toprak senin… su senin… çamura da bulanan benim"

sonra Asi'ini çizmelerinin çamura bulandığı, onun utandığı… mahcup çocuk haliyle çamurlu çizmelerini saklamayı başaramadığı sahne geldi…
Demir'in henüz dilinden dökülmemiş dizelerinin… "Tozlu köy yollarının mağrur prensesiydi" o… her haliyle…

arada şikayet edenler de olmadı değil… çamurlu çizmelerden…
Neriman'dı o…
Asi'nin çamurlu çizmelerle salonun ortasına daldığından şikayetçiydi…
mısır pazarlığı için Romanya'lının Ofisine şık şıkırdım giden Asi görmüştük… o sahnede…
ev halkını da bizi de şaşırtmıştı Defne'den ödünç aldığı  giysilerle…

Fatma ana da bolca şikayet etti… tarladan… eve taşınan çamurdan… Sevinç'le İhsan beyi bir hışım azarlayıvermişti…

ama galiba en can alıcı olanlarından biri… sanırım 5.bölümün sonlarına doğru olan sahnede Süheyla'dan gelmişti…
yılların öfkesini yüreğinde düğümleyen, sınıf farkının ne olduğunu bilen…
ama, bir o kadar da  aşık bir kadının sitemi olarak…
"Kozcuoğluları… büyük bir aile olarak bilinirler… Kozcuoğlu terbiyesi diye bir şey vardır… Ütülü Pantalon, İngiliz Çizme giyerler… tarlada yürürler ama ütüleri hiç bozulmaz… tozun çamurun içinden gelirler ama nedense dışarıdan baktığında hep tertemiz görünürler..."


inatçı bir temizlemeyle çamurun izi kalır mı bilmem…
ama Asi'nin izi kaldığı kesin…
onların üzerimize bulaştırdığı "Aşk çamuru"
varsın izi kalsın… ve her çamur böyle iz bıraksın…

Yeryüzünde...
şimdiye kadar olduğu gibi… sonsuza dek...
İnsanlık kadar eski bütün inanışlardan…
Büyük semavi inançlara…
insanın topraktan gelip toprağa gidecek olduğu söylenecek

Topraktan yarattığı Adem'e Havva'yı eş eden, Tanrı şüphesiz… sorgusuz sualsiz işini bilir…
çamur deyip geçmeyin…

tek üzüntüm… bunca… sevdaya rağmen AsiDemir'in ete-kemiğe bürünememiş olması… onlar… hayal dünyamızın kocaman sevdalıları…
Sevgiyle ve esenlikle kalın…
*naile* , Sohbet Köşesi, 19 Temmuz 2012




honey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder