18 Temmuz 2012 Çarşamba

Geçmişten İzler 3 - 'Çamur'




Asi, herşeyiyle özel bir diziydi... en çok da ayrıntılarıyla ve seyircisinin onu algılayışıyla.  15.bölümde özellikle göze çarpan iki temayı ayrıca öne çıkarmak istedim. Asi'ye Demir tarafından alınan tarak üzerine derlediğim mesajlar geçen hafta ulaştı sizlere. Şimdi de sıra Asi'nin 'çamurlu çizmeleri'nde...

2008 yorumları  dizifilm.com Asi arşivinden...
2009-2010 e.min yorumları Asi Resmi'den
2011 ozenc-can yorumu asi-demir.com'dan  

biriken kelimeler...




Demir in Asi’yi süzüp, ayaklarına bakmasından hatırladım "Bu ne hal, çamurdan mı geldin?" (ama aslında burada güzel çok ince dokundurmuş, buraya (beni görmek ) yetişmek için yağmur demedin, çamur demedin geldin.
Ama Asi kızımız artık utandı. Sanırım nişanda ondan öyle giyindi. Artık kendine bakıyor. Dikkat ediyor. Edecek de..
pas.si.on79 / 9 Şubat 2008

Asi’nin pasaklılığı bundan sonra hafifleyecek bence. Tarlada Demir “Asi bu ne hal, çamurdan mı geçtin sen” dediğinde çizmelerine bakarak, Asi orda çok utandı bence. Ama iyi oldu düzelir belki.
crncrncrn / 9 Şubat 2008

Çizmeleri sorduğu sahnede Demir endişeliydi bence Asi’nin zorlandığı bir yerden geldiğini düşündüğü için, ona kıyamadığı için sorulan bir soruydu.
gulucuk / 9 Şubat 2008

İzlerken ben bile utandım desem… sanki bana söylenmiş gibi, hatta içimden ‘şimdi çok kötü oldu’ dedim. Önceden olsa, Demir öyle bir şey dese, Asi karşılık verirdi ama öpüşmenin sabahında olduğu için ikisi de duygularını açtı. Sonuçta Demir Asi için bir şeyler söyleme hakkına sahip oldu. Asi’de bunu kabul etti… yani güzel oldu ama o sahne gözümün önüne geldi şimdi… Asiciğimizi çok utandırdı… ayakkabılarını saklamak istercesine geri geri gitti
angels18 / 9 Şubat 2008

Demir'in çamurun içinden mi geldin sözünü şuna yordum; Bu kız batı tarafında ki tarla ile meşgul. Orayla ilgilenecek. Demir çiftlikte… akşam yaşanılanlar yüzünden hemen karşılaşmak istemedi, utandı, çekindi, kullandıkları yol yerine başka yoldan dolaşıp geldi… kaçtı yani... ama kaçışı tarlada son buldu.
Sude9 / 10 Şubat 2008

Asi tarlaya geldiğinde, yani Demir ile hepimizin enine boyuna tartıştığı öpüşme sonrası ilk karşılaştığı sahnede, Demir’in Asi’nin ayaklarına bakmasına anlam veremeyen arkadaşlarımız olmuştu. Ben o sahnede Demir’in aklına yine Asi’nin atının geldiğini düşünmüştüm. Dost başa düşman ayağa bakar derler ama Demir’in kötü bir niyeti yoktu. Asi daha evvel tarlaları atıyla dolaşıyordu (bkz. 7. bölüm... Asi tarlalara ne ekileceğini anlatır. Sonra atı ile salına salına tarlada dolanırken Demir de arkadan hayran hayran bakar). Ama Asi’nin atı öldüğü için yürüye yürüye gelmişti ve çizmeleri batmıştı Asi’nin. Demir de bunu düşündü bence. Artık atı olmadığı için yürümüş ve çamura batmıştı Asi. Sonra da Demir’in sahilde söyledikleriyle bu iyice pekişti. Sen at üzerinde olmalısın Asi... Yani toprağa çamura bata çıka değil, at üzerinde rüzgarla yarışırcasına bu topraklarda gezmelisin.

…o sahnede at aklına gelecek son şeydi.  Asi'den başka bir şey düşünmüyordu. Yanı başında "Asma diyorum" diye kendini duyurmaya çalışan Aslan'ı bile duymuyordu. Çizmeleri gördüğünde de sadece Asi'yi süzüyordu. Yüzüne hasret kalmıştı. Yine aklında Asi'den başka bir şey yoktu. Benim anlatmaya çalıştığım ama anlatamadığım; Asi karşıdan gelirken veya Demir Asi'yi süzüp çamurlu çizmeleri gördüğünde değil de, Demir ilk tepkiyi verdikten sonra, "Ne yaptın? Çamurdan mı geldin?" (kelimeler birebir aynı olmayabilir ) dedikten sonra, "Asi çamurlu çizmelerle geldi" bilgisinin Demir'in beyninde, Demir Asi için öyle düşünmez ama mesela "Asim üstünün başının temizliğine pek dikkat etmiyor" şeklinde değil de, "Ata binmeyen Asi" veri paketinde yer bulduğuydu ( Çok karışık bir cümle oldu biliyorum ama bu cümleyi düzeltmeme imkan yok. Umarım anlatabilmişimdir). Yani o bilgi (Asi'nin çamurlu çizmeleri ) Demir'e sadece Asi ve atını hatırlattı. Demir çok hızlı düşünen biri. O bilgiyi beynine aldı ve "Sen at üzerinde olmalısın Asi" derken mesajımda yazdığım gibi "toprağa çamura bulanmadan, rüzgarla yarışmalısın" der gibiydi. Ya da yine önceki mesajımda yazdığım gibi ben aşırı dozda romantizm almıştım.
İnsanın biriken kelimeleri olması çok fenaymış.
Dawntime / 10 Şubat 2008

Hep şunu söyledim: Demir güven veren hem de aşırı güven veren bir karakter. Her hareketi ölçülü, planlı, düzenli... Bu iş yaşamında da böyle, günlük yaşantısında da kontrollü. Asi ye karşı bu kontrolünü yitirdi. O da kendine anlam veremiyor ama bunun adının aşk olduğunu o da anladı sonunda.
Tek bir kontrol dışı ya da kendi kararı dışında gelişen nokta oldu o da teyzesinin yüzünden o atı almak ve istemeden de olsa atın ölümüne sebep olmaktı. Bu çok düşünülmeden ya da çabuk uygulanan ve kararı kendisine ait olmayan bir durumdan çıkan bir olumsuz sonuçla bitti. Kendine çok kızdı bunu biliyoruz... Asi’yi üzdü bu durum mahvetti. At meselesi Demir için gönül yarası oldu... Daha öncede sormuştu hatırlamıyorum bölümü ama o geceyi unutamaz mıyız diye... “beni affetmeyeceksin değil mi?” Tam böyle olmasa da konusu geçti. Bundan da Demir'in Asi'ye karşı içini sızlatan konusu: At. Belki bilinçaltı, çizmelerin o şekil olması atsızlıktan olmuştur diye de de düşündürmüş olabilir Demir'i... olabilir.

Ama benim buradan beklentim Asi kendine özen göstersin. Utandı umarım gösterir. Ben bile utandım kendime söylenmiş gibi. Ayaklarını geriye çekmesi benim bile ayaklarımın kasılmasına sebep oldu... komediyiz ya!
Elaaya / 10 Şubat 2008

Çizme konusunda, Demir’in o anda Asi’ye laf atmak, ilgiyi başka yöne çekmek için yaptığını düşünüyorum. Asi gelir gelmez iş konuşulmasın diye havayı dağıtmak olabilir Demir’in amacı ve sonra arkasından gelen İhsan Bey’in saf saf  “bugün didişmeyeceksiniz” lafı ve Asi’nin hemen arkasından tarla hakkında bilgi vermesiyle Demir’in hüsrana uğrayışı   (Eee Demir tanıyor aşık olduğu kızı).
ecemsi / 10 Şubat 2008

Bana ve bir arkadaşıma da sanki dün geceyi hatırlattı gibimize geldi… Yağmurda çamur olmuş olabilir… yani gece romantizm öpüşme vs.  
SEZİNN / 10 Şubat 2008

Çamurlu çizmelere bir yorumda benden...
Asi geç kaldı... çünkü Maydanoz Neriman, azarlamakla ve görev vermekle meşguldü.
Çiftlik tarafından gelenlerin, üstünde başında çamur izi yok... onlar daha düzgün bir yoldan geldi... ama bir an önce Demir'in yanına ulaşmak isteyen Asi, kestirmeden geldi. Kestirme nedir, dağ bayır çamur... eee kızımız doğal olarak battı çamura.
Bence, Demir, Asi'nin, aceleyle gelmek istediğini, kestirmeyi kullandığı için çamur alandan geçtiğini... bunu da neden yaptığını anladığını ifade etmiş de olabilir.
qsawe / 10 Şubat 2008

Bir an önce Demir’in yanına gidebilmek için kestirme olan çamurlu yolu kullandığını ve Demir’in bunu fark ettiğini belli ettiği için utandığını ve ayaklarını koyacak yer bulamadığını düşünmüştüm.
bego / 10 Şubat 2008

Demir bir çocuğa okumayı öğretiyordu (aklıma gelmişken bu çocuk nerde). Asi’de oraya çamurlu çizmelerini yıkamaya gitmişti.
Çocuk “Asi buraya geldi” deyince, Demir orada olduklarını belli etmek için sesli sesli “oku bakalım” diyor.  Asi de "her taşın altından siz çıkıyorsunuz başka yer bulamadınız mı" deyince, Demir çocuğun kulağına “biz senin gizli yerine geliyor muyuz ”dedirtiyor. Asi giderken Demir “yüzünde çamur var” deyince, "toprak senin çamur senin, arazini su basmasın diye çamura bulananda benim" diyor. Çocuk da “kızdı sana vallahi” deyince Demir’in hoşuna gidiyor… ama bu tepkiyi Asi hanım bu bölümde veremedi.  
kumralim19 / 10 Şubat 2008

Aslında ben böyle bir sahne beklemiyordum dersem yalan olur "aşk ve gurur" filminde böyle bir sahne vardı çamurla ilgili... Gerçi orada esas oğlanın arkadaşının kardeşi esas kızı yerin dibine sokmaya çalışıyordu ama neyse...
Benim şimdi tüm umutlarım nişandaki dans sahnesinde...
Olacağına eminim çünkü film de ve kitapta da vardı...
bbg / 11 Şubat 2008

Asi tarlaya geldiğinde Demir çizmelerindeki çamurla ilgili birkaç şey söylemişti ya Asi çamurlu bir yoldan geliyor olsaydı çizmelerdeki çamur yaş olmalıydı. Asi’nin çizmelerindeki çamurlar ise yıllanmış gibiydi.
GULBEYAZ76 / 11 Şubat 2008

“Yanağında çamur var!”... Durduruyor gerçekten de bu sözler Asi’yi... dönüp Demir’e... sesleniyor geriye. “Toprak senin... su senin... arazini su basmasın diye çamura bulanan da benim” Gerçekten öyle mi? Toprak da... su da Demir’in mi? Bu karışmışlık Asi’nin yanağında dün akşamdan kalmışlık değil mi? Kıyısına kadar varılmış ama kondurulamamış bir öpücüğün izi gibi! Asi’nin kızgınlığı, Demir’in o öpücüğü kendi dudaklarıyla vermeyişi olabilir mi? Demir’in bakışlarında duruyor e.min’in görseli... gülümseyemiyor bile, Demir Asi’yi baştan ayağa çamura bular gibi.(7.Bölüm / 13 Kasım 2009)

Çamurdan’ mı geldi ne bu hal? Bu çamurlu çizmeler senaryo açısından ne anlam taşıyor? Belki kendi görüşüme o kadar saplanmışım ki apaçık olan bir şey e.min’e görünmüyor... çok da umursanmıyor... Demir’in ‘çamur’u benim yakıştırmalarıma çok uyuyor. Akşamdan beri toprağına yağmur yağdıran Demir’in Asi’yi bir kez daha çamurlara buladığının günüdür bu gün...
e.min / 15 Ocak 2010

Asi’siz düşüyorlar tarla yollarına… Aslan bilgi verecek ona… Ama Demir’in gözü hala  yolda, onun bildiği Asi mutlaka gelecek... Asi uzaktan beliriyor, Demir’in gözleri takılı kalıyor Asi’de… Ne tarlası, ne ürünü? Her şey Asi’nin gözlerinde şimdi…
Belli ki o da yetişmek için dere tepe düz, çamur toprak demeden gelmiş… Bir de soruyor, “ne bu hal, çamurun içinden mi gelin?”
Utanıyor Asi… Ayağındaki çamurlar ele veriyor onu…
ozenc-can / 4 Kasım 2011



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder