15 Temmuz 2012 Pazar

Öyle bir kaybolsam ki...


Kendimi akıntıya bıraktım… olduğum yerden Antakya'nın geçmiş ve şimdiki zamanlarına kadar uzandım TUBASİ sayesinde.
Gerçeğinde o dar sokaklarda kaybolmayı nasıl isterdim… anlatamam.

Öyle bir kaybolsam ki…

Hep… dönüp dolaşıp…  anahtarı kapı üzerinde saklı kuşlu evin önünden geçsem.
Bütün sokaklar Asi sokağı olsa.
Gözüme bir ara İhsan Bey ve Asi ilişse… ve hayal gibi… babasının "kimin bu ev biliyor musun" sorusuna çekinik biçimde "evet Demir'in" diyen Asi'nin sesi kulağımda çınlasa.
Bir sokak daha gitsem.
Yol ortasında… Asi'yi Ali'nin evlenme teklifine evet dediği... Demir'i can evinden vuran o cümleyi söylerken duysam.
Ama içimden kopan çığlıkları kimseye duyuramasam.
Gördüğüm her saçak altında… hep AsiDemir'i arasam… onları "aşk"la ıslatan yağmur damlalarının analizi yapılsa.
Dolaşsam yine…
“Gel… benimle çalış” diyen Demir'e, Asi'nin sokak ortasında  “başımın çaresine bakarım” dediğine tanık olsam.
Asi'nin önüne geçilemeyen gururuyla Demir'i iteklemelerine tanıklık eden sokaklara ses versem.
ve… ve…
Münasebetsiz Tur Rehberinin de geçtiği sokaktaki duvarlarda da AsiDemir'in izlerini sürsem.
O duvarların dile gelmesini ne kadar isterdim.
"Rüyalarımda bile sana geliyordum" diyen gözleri yaşlı Asi'yi…onu kolları arasına hapseden Demir'i görsem… öz… usulca ayrılırdım oradan.

ve keşke bütün sokaklar…aşka tanıklık etmiş Asi sokağı olsa…

ama imkansız… hiç mi hiç olası yok…

Asi… yapay… bu işler için hazırlanmış ortamlarda geçmediği için Asi oldu… sokağıyla… tarlasıyla… doğanın her türlüsüyle…

Her zor zamanımda olduğu gibi… Asi limanına Demir attım bu aralar… fırsat buldukça ilk bölümden itibaren izlemeye başladım… ve bir kez daha Mahmut enişteye teşekkür ettim…
Süheyla'nın Demir'i Antakya'dan vaz geçirme çabasına karşı çıktığı için…
Son nefesini toprağında vermek isteyen yürekli bir adam… Demir'e kocaman bir aşk armağan etti…
Belki de hiç farkında olmadan…

*naile* / Sohbet Köşesi, 8 Temmuz 2012



imza ve avatar çalışmaları ASLI(MT)'den

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder